Happy Happy

Happy Happy

13 Mart 2016 Pazar

Paris ve yeni gözdesi Le Marais



Rüya şehir Paris, gökkuşağının renkleri kadar çok ve farklı tonda Paris*ler barındırıyor içinde. ‘Herkesin Paris’i kendine’ diyordu bir yazıda,  gerçekten öyle. Paris’e tekrar tekrar gelmek isteyişimiz de kendi Parisimizi her defasında yeniden yaşamak isteyişimizden...

Kim ne derse desin, Paris zamansız güzelliklerin şehri. Modası hiç bir zaman geçmeyecek klasik müzik eseri gibi her seferinde farklı bir yönüyle etkiliyor.


Çoğumuz için Paris kelimesi ve Eiffel Kulesi eşanlamlı sanki. Gustav Eiffel’in bu ölümsüz eserine o dönemin ileri gelen Parislileri ne kadar karşı çıksa da, şimdilerde dünyanın en fazla turist ağırlayan yapılarından biri olmuş bu demir kule. Şehrin farklı yerlerinde gezerken gördüğünüzde bile, uzaklardan etkiliyor sizi.

Belki 2.sırayı herkes için Champ Elysee ve Zafer Takı (Arc de triomphe de l'Étoile) alır ama nacizane favorim, şehrin sıfır noktası olarak kabul edilen ve tarih boyunca küllerinden doğan efsane yapı Notre Dame Katedrali’dir. Gece ışıklandırmasıyla Seine nehri kıyısındaki görkemli duruşunu görmeniz de  ayrıca tavsiye edilir.



Favori üçlünün son bacağı Paris’in en huzurlu ve en yeşil köşesi: Lüksemburg Bahçeleri (Jardin de Luxemburg) Paris gezinize sakin bir mola vermek isterseniz, rengarenk çiçekler, güzel heykeller, yemyeşil ağaçlar, ortasında bulunan göl ve fıskiyelerle süslü bu bahçede vakit geçirmelisiniz.

Kimselerin uğramadığı bir batalıklatan, şehrin en gözde semti haline gelen Le Marais, tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmış çok renkli bir bölge.

Le Marais, daracık sokakları, minik kafeleri, tasarım dükkanları, butik kitapçıları, vintage pazarlarıyla klasik Paris anlayışınızı değiştirecek bir semt. Fransızca’da “bataklık” anlamına gelen Le Marais bölgesi, eski yüzyılda gerçekten de bataklıkmış. Semtin yakınlarına Vosges Meydanı’nın inşaa edilmesi ve şehrin önde gelenlerinin buraya taşınmasıyla bölgenin değeri artmış.
Semtin bir diğer ev sahiplieri de Yahudiler. Le Marais pek çok sinagogu ve Yahudi derneklerini içinde barındırdığından, sokaklarda sıklıkla ortadoks Yahudilere rastlayabiliyorsunuz.  Bölgede Yahudilerin işettiği etnik dükkanlar, fırınlar ve restoranlar da oldukça yaygın. Restoranlardan bahsetmişken, Le Marais sokaklarındaki Falafel çılgınlığına değinmeden olmaz. Özellikle haftasonu tüm falafelcilerin önünde uzanan onlarca metre kuyruk görmeye hazır olun.


Le Marais’e gelmişken pek çok tarihi noktayı ziyaret edebilirsiniz. Picasso Müzesi, Ulusal Arşiv Müzesi, Place des Vosges, Victor Hugo'nun Evi, Saint Paul Kilisesi,  Hôtel de Sully, Carnavalet Müzesi gibi pek çok önemli yapıyı ve eseri bu bölgede bulabilirsiniz.

Le Marais sokaklarına birbirinden ünlü markaların, bölgeye özel açtıkları tasarım mağazaları görmek için bile uğranabilir. Bilinen bir çok markanın çok özel ürünlerini sergilediği bu konsept mağazalarda fiyatların biraz daha yüksek olduğu gerçek ama bu özel vitrinlere bakmatan zarar gelmez.

Bölgeye nasıl ulaşırım diye sorarsanız, tabiki Paris’in her yerinde olduğu gibi metro ile ulaşım en kolayı. M1 hattı üzerinde yer alan St. Paul veya Hotel de Ville duraklarından birinde inmeniz yeterli olacaktır. Zaten Le Marais semtinin sınırlarını bu iki durak arasında kalan bölge olarak düşünebiliriz.


Paris’te bir pazar günü için en doğru tercih Le Marais sokaklarında kaybolmak olur.

Pazar günleri Paris’in geneli büyük bir sakinlik içindeyken şehrin en canlı semti Marais. Pazar günleri neredeyse semtteki tüm magazalar, kafeler ve dükkanlar açık. Bu da Le Marais’i özellikle de Parisli gençlerin ve turistlerin buluşma noktası haline getiriyor.

Pazar günü kurulan ikinci el kıyafet ve antika pazarının da sevenleri çok. Antikaseverler sabah saatlerinde pazarın yeni gelen ürünlerini kaçırmamak için bölgeye akın ediyor.


Le Marais’te neler yapılır:

*Le Marais’in küçük vintage dükkanlarını gezin.

*Sokak müzisyenlerinin sesine kulak verin.

*Şehrin alternatif sanat galerilerine zaman ayırın.

*Yahudi fırınlarındaki faklı lezzetleri deneyin.

*Vosges Meydanı’nın çimlerine uzanıp kitabınızın keyfini çıkartın.


*Sandalyeleri sokağa taşmış bir kafede, kalabalığa aldırış etmeden kahvenizi yudumlayın.